KKTC’de her yıl binlerce kişi kalple ilgili şikayetlerle hastaneye başvuruyor. Kalp krizi tablosuyla kamu hastanelerinin acil servislerine giden hasta sayısı yılda ortalama 500.
Bu yılın ekim ayına kadar kalp krizi geçiren 550 hastaya Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde stent takıldı. Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi, kamu hastaneleri arasında anjiyonun yapıldığı tek merkez.
Her yıl ortalama 30 kişi kalp krizi nedeniyle hastaneye ulaşmadan, evinde, iş yerinde hayatını kaybediyor. Bu yılın ekim ayına kadar 40 kişi aniden öldü. Yaşları 40 ile 60 arasında değişen 16’sı erkek, 14’ü kadın 30 kişinin kalp krizi nedeniyle hayatını kaybettiği tespit edilirken, 10 ölümle ilgili kesin sonuçlar bekleniyor anca kriz ihtimalleri yüksek.
Ani ölen kişilere, PCR testi de yapılıyor. Bugüne kadarki ani ölümlerin hiçbirinde COVİD-19 saptanmadı.
“SAĞLIMIZIN SORUMLUĞUNU ELİMİZE ALMALIYIZ”
Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Kardiyoloji Klinik Şefi Dr. Gülgün Vaiz, Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) kalp sağlığıyla ilgili açıklamalar yaptı, soruları yanıtladı. Vaiz, “Kıbrıs Türk toplumu kalbine iyi bakmıyor. 40 yaşın altındaki kişiler de artık kalp krizi tanısıyla hastaneye yatırılıyor. Bu yıl kriz geçiren en genç hastamız 25 yaşında. Değişen yaşam koşulları bize hastalık olarak geri dönüyor. Bu acı bir gerçek” dedi.
Koronavirüs salgını nedeniyle insanların hastaneye gitmeye korktuğunu, bu nedenle evde ani ölümlerin arttığını söyleyen Vaiz, “COVİD-19’dan korkarken kalpten gitmeyelim. Kaldı ki bu salgın uzun sürecek. Maske-mesafe-hijyen kurallarına dikkat etmeli, dengeli beslenme ve düzenli egzersizi hayatımızın parçası haline getirmeliyiz. Stresle mücadeleyi öğrenmek, sigara ve tütün ürünlerinden uzak durmak önemli. Kendi sağlımızın sorumluğunu elimize almalıyız” şeklinde konuştu.
“ANA HEDEF HASTA OLMAMAK OLMALI”
Ekonomik krizin, sosyal yaşamdan izole olmanın, düzensiz beslenmenin, kilonun, hareketsizliğin, sigaranın, aşırı kaygının kalbe iyi gelmediğini vurgulayan Vaiz, “Nefret, hırs ve kin de kalbin düşmanı” dedi.
Kalp-damar hastalıklarının, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlığı değişikliğiyle yüzde 80 ile 90 oranında önlenebileceğini kaydeden Gülgün Vaiz, “Ana hedefimiz hasta olmamak olmalı” şeklinde konuştu.
Sağlıklı beslenmeyle hareket etmenin önemi konusunda toplumda farkındalık oluşturmanın şart olduğunu dile getiren Dr. Vaiz, bunun yolunun da eğitimden geçtiğini, koruyucu hekimliğin de bu noktada önemli olduğunu belirtti.
Eskiden 4 erkeğe karşılık 1 kadının kalp krizi geçirdiğini, kriz geçiren kadınların erkeklerden 10 yaş yaşlı olduğunu söyleyen Vaiz, son zamanlarda 40-50 yaş kadınların da kriz geçirdiğini kaydetti.
“KALP KRİZİ GEÇİREN HASTALARIMIZIN NERDEYSE YÜZDE 90’I SİGARA İÇİYOR”
Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Kardiyoloji Klinik Şefi Dr. Gülgün Vaiz, şunları ekledi:
“Kadınlar da erken yaşta sigaraya başlıyor, hareketsiz yaşıyor. Diyabet ve hipertansiyon da kriz yaşını erkene çekiyor. Sigaraya ve tütün ürünlerine erken yaşta başlayan, hazır gıda tüketen, dengesiz beslenen, hareket etmeyen, uyuşturucu kullanan gençler de tehlikede. Bu hafta kalp krizi tablosuyla hastaneye gelen 41 yaşındaki bir hastaya stent taktık, günde 2 paket sigara kullanıyormuş. Bugün, hem ülkemizde hem de dünyada kalp krizinin en önemli nedeni sigaradır. Kalp krizi geçiren hastalarımızın nerdeyse yüzde 90’ı sigara içiyor.”
VERİLER… YILDA 2 BİN 500’Ü AŞKIN KİŞİNİN YOLU KARDİYOLOJİ SERVİSİNDEN GEÇİYOR
Klinik Şefi Dr. Vaiz, verilerle ilgili de bilgi vererek, Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Kardiyoloji servisine, 2018’de 2 bin 761, 2019’da 2 bin 672, bu yılın ekim ayına kadar da 2 bin 28 hasta yatırıldığını belirtti.
Kalp krizi tanısıyla stent taktıkları hasta sayısının 2018’de 523, 2019’da 518, 2020’nin ekim ayına kadarsa 550 olduğunu ifade eden Vaiz, “Kıbrıs Türk toplumu kalbine iyi bakıyor mu? Kalbimizi önemsiyor muyuz?” sorusu üzerine şunları söyledi:
“Kıbrıs Türk toplumu kalbini önemsiyor aslında ama iyi bakamıyor. Çünkü önemsemek yetmez, farkında olmak gerek… Hayatınızdaki en önemli şey nedir diye sorsalar, ‘önce sağlık’ deriz. Peki, bu bilinçle mi yaşıyoruz? Beslenmemize, hareketli yaşama, sigaradan uzak durmaya dikkat ediyor muyuz? Hayır. Sigara içip yılda bir doktora gitmek, evde oturmak, abur cubur tüketip kilo almak, sağlık bozulduktan sonra da ilaçla iyileşmeyi beklemek yanlıştır.”
“COVİD-19’DAN KORKARKEN KALP KRİZİNDEN GİTMEYELİM”
Gülgün Vaiz, COVİD-19’la ilgili de konuştu, virüsün kalp üzerindeki etkileriyle ilgili de bilgi verdi.
Koronavirüsün hücreye girmek için kullandığı reseptörlerin akciğer, kalp, damarlar ve bağırsaklarda bulunduğunu belirten Vaiz, “Koronavirüs, akciğeri gibi kalbi de etkiliyor” dedi.
Virüsün kalp kası iltihaplanması yaptığını gözlemlediklerini belirten Vaiz, COVİD-19 hastalarında kalp tutulumu olup olmadığının belirlenmesi için troponin takibinin önemli olduğunu kaydetti.
COVİD-19 olan hastanın koroner damarlarda plaklar varsa bu plakların infeksiyona bağlı olarak yırtılabileceğini, koronavirüsün pıhtı oluşumunu tetikleyebileceğini, kişinin kalp krizi geçirebileceğini belirten Gülgün Vaiz, “Sadece bilinen kalp hastalarında değil hiçbir kalp sorunu olmayan genç hastalarda da kardiyolojik yan etkiler ortaya çıkabilir” dedi.
COVİD-19 var diye korkup evde kalmakla kalp krizlerinin, ani ölümlerin yok olmadığını, aksine insanlar hastanelere gitmeye korktuğu için evde ani ölümlerin arttığını belirten Vaiz, şöyle devam etti.
“COVİD-19’dan korkarken kalp krizinden gitmeyelim. Kaldı ki bu salgın uzun sürecek. Maske-mesafe-hijyen kurallarına dikkat etmeli, dengeli beslenme ve düzenli egzersizi hayatımızın parçası haline getirmeliyiz. Stresle mücadeleyi öğrenmek, sigara ve tütün ürünlerinden uzak durmak önemli. Risk grubunda olduğu için ‘evde kal’ dediğimiz kişiler yediklerine ve içtiklerine dikkat etmeli. Abur cubur tüketmekten, sürekli oturmaktan kaçınılmalı, spor yapmalı.”
“KALP HASTALARI 3 KAT DAHA DİKKATLİ OLMALI”
Vaiz, kalp hastalarının normal kişilere göre 3 kat daha dikkatli olması gerektiğini de söyleyerek, maske-mesafe-hijyen kurallarına dikkat etmeleri konusunda da kalp hastalarını uyardı
Bu dönemde kalp ilaçlarına asla ara verilmemesi, aksine hapların düzenli kullanılması gerektiğini kaydeden Dr. Gülgün Vaiz, kan sulandırıcı ilaçların kullanımına özellikle önem verilmesini istedi.
“ŞU ANA KADARKİ ANİ ÖLÜMLERDE COVİD-19’A RASTLANMADI”
Son günler ülkede meydana gelen kalp krizlerine işaret eden, kalple ilgili ölümlerin COVİD-19’un komplikasyonları nedeniyle mi olduğu konusunun da gündeme geldiğini kaydeden Vaiz, Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları Klinik Şefi Dr. Zafer Erdoğmuş ile Adli Tıp Uzmanı Dr. İdris Deniz’in uyguladığı protokollere ve verdikleri bilgiye işaret etti.
Gülgün Vaiz, “Ani ölen kişilere PCR testi de yapılıyor. Bugüne kadar hiçbirinde COVİD-19 saptanmadı. Bu, rastlanmayacağı anlamına gelmiyor. Eğer bu yönde bir bulgu saptanırsa tabi ki toplumla paylaşılır” dedi.
“KRİZİN NE GÜN BAŞLAYACAĞINI KESTİREMİYORUZ”
Kalp krizinin neden gerçekleştiğini de anlatan Dr. Gülgün Vaiz, şunları dile getirdi:
“Kalp damarının içi bir boru gibidir. Düzdür ve yüzeyi temizidir. Burada kanla birlikte oksijen dolaşır. Kolesterol ve çeşitli etkenler damarın iç yüzeyini daraltır. Damarın iç yüzeyinde oluşan küçük küçük plaklar bir anda çatlar ya da yırtılır. Buna ani bir üzüntü mü, tansiyon yüksekliği mi, stres mi, sigaranın fazla içilmesi ya da şekerin oynaması mı neden oluyor, bilemiyor, kalp krizinin ne gün başlayacağını kestiremiyoruz. Başladığı anda damara pıhtı oturuyor ve oradaki kan akımı duruyor…”
Krizin belirtilerini de anımsatan Vaiz, “Göğsünde, sol memesinde, mide üzerinde, sol kolunda ağrı hissedenler, nefes darlığı, fenalık hissi yaşayanlar, bulantısı, kusması, nabız düzensizliği olanlar ambulansla hastaneye gitmelidir” dedi.
“HASTANEYE AMBULANSLA ULAŞMAK ÇOK ÖNEMLİ”
Kalp krizinin ilk 2 saat içinde kişiyi aniden öldürebileceğini söyleyen Vaiz, “İlk 2 saatte doğru tedaviye erişmek hayati önem taşıyor. Hastaneye ambulansla ulaşmak da çok önemli. Kalbi duran hastalar ancak ambulanslardaki şok cihazıyla hayata döndürebilir” şeklinde konuştu.
Ani ölümlerin büyük kısmının önceden bulgu verdiğini de söyleyen Vaiz, “Uyarıların farkında olmak, dikkate almak önemli” dedi.
Vaiz, kalp krizinin ileri yaşta, kalp yetmezliği olanlarda, ileri yaş kadınlarda, böbrek yetmezliği olanlarda daha riskli olduğunu kaydederek, “Kadınların damarları erkeklerden daha ince. Erkekler bu konuda biraz daha şanlı” şeklinde konuştu.
“KIŞTA KALP KRİZLERİNDE ARTIŞ OLUYOR”
Kış aylarında kalp krizlerinde artış olup olmadığıyla ilgili soruya karşılık Vaiz, “Soğukta damarlar büzülür, spazma yatkınlık oluşur. Yılbaşı öncesi dönem, en riskli dönem olarak kabul edilir. Amerika’da yapılan 10-15 yıllık bir araştırma kalp krizlerinin kışta artığını gösterdi. Kayak yapılan ülkelerde de ani kalp ölümleri çok olur” dedi.
Kışın kalp krizinden korunmak için ne yapılması gerektiğini de anlatan Vaiz, “Ömrü uzatan, kalp krizini önlediği kanıtlanan tek diyet Akdeniz diyetidir. Dengeli, sağlıklı beslenme, düzenli hareket, kilo kontrolü, stresle mücadele, tansiyon, şeker, kolesterol ilaçlarının düzenli kullanılması, şeker ve tuzu azaltma, sigara ve alkolde uzak durma bizi sadece kışta değil her zaman kalp krizinden korur” şeklinde konuştu.