Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir dönem kendi bölgesinin istikrarını savunan ve bu bölgede istikrarın temel aktörü olarak görülen Türkiye, artık böyle görülmüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu partisinin genel merkezinde ziyaret etti. Genel Sekreter Selin Sayek Böke, Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun, Oğuz Kaan Salıcı ve Bülent Kuşoğlu’nun eşlik ettiği Kılıçdaroğlu’nu gelişlerinde Davutoğlu karşıladı.
Kılıçdaroğlu ve Davutoğlu, yaklaşık 2 saat süren görüşmenin ardından ortak basın açıklaması yaptı, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmelere ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin dış politikada yalnızlaştığını ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Mısır’da, Suriye’de ve İsrail’de büyükelçimiz niçin yok? Bir dönem kendi bölgesinin istikrarını savunan ve bu bölgede istikrarın temel aktörü olarak görülen Türkiye, artık böyle görülmüyor. Oruç Reis gemisi neden çekildi? Bakım varmış. Bu ülkenin Dışişleri Bakanı, ’90 gün orada görev yapacak.’ demedi mi? Dedi. 90 gün dolmadan çekildi mi geri? Çekildi. Kimin talebi üzerine çekildi? Bu ülkede Dışişleri Bakanı kim? Asıl sorulması gereken soru o. Kim Dışişleri Bakanı? İbrahim Kalın mı, Mevlüt Çavuşoğlu mu, Hulusi Akar mı? Dışişleri Bakanlığının, Türkiye’nin dış politikasının belirlenmesinde tümüyle devre dışı bırakıldığını bilmiyor muyuz? Biliyoruz. Herkes konuşuyor, sadece konuşmayan Dışişleri Bakanlığı. Neden? Türkiye, bütün bu olaylar olurken en haklı davasında yalnız kaldı.”
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile görüştüğünü, KKTC’ye gitmediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Anlaşma imzaladılar, o anlaşma 1960 anlaşmalarına açıkça aykırı. Türkiye’nin garantörlüğü var. CHP olarak o gün MYK’yi acil topladık ve açıklama yaptık. Dışişleri Bakanlığı biraz böyle mahcup, o da kalktı ertesi gün bir açıklama yaptı. Nasıl bir dış politikadır ki Türkiye, bölgesinde yalnızlaşıyor? Nasıl bir dış politikadır ki değerli yalnızlık haline geliyor? Nasıl bir dış politikadır ki en haklı davamızda yani Mavi Vatan’da yalnız kalıyoruz? Filistin bile yanınıza değil. Erdoğan’ın oturup konuşması lazım, dışişleri bürokrasisinin devreye girmesi lazım. Türkiye’nin çıkarlarını savunması lazım. En haklı davamızda Avrupa Birliği’ni karşımıza aldık, Amerika’yı karşımıza aldık, Rusya’yı karşımıza aldık, Mısır’ı karşımıza aldık. Niçin? Eskiden bunlar bize destek verirlerdi, yanımızda dururlardı Türkiye, Mavi Vatan’da haklıdır diye. Adaların silahlandırılmaması gerekiyordu.”
Kılıçdaroğlu, iktidarın bazen Amerika’dan bazen Rusya’dan bazen de Avrupa Birliği’nden gelen telkinlere göre karar verdiğini savundu.
Oruç Reis araştırma gemisinin Yunanistan’ın isteği üzerine çekildiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, “İlk adımı attınız.’ diyorlar, ‘Ondan sonra masaya oturacağız.’ diyorlar. Türkiye kendi çıkarlarını, Kıbrıs’ın çıkarlarını, Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını savunmak zorundadır.” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, “Neden S-400’ü aktive etmiyorlar? 2,5 milyar dolar verdiniz. Fransa ne yaptı? Yunanistan’a silahlar sattı mı? Evet. Uçaklar verdi mi? Evet. Tatbikat yaptı mı? Evet. O gemiler ki bizim karasularımız diye iddia ettiğimiz yere geldiler mi? Geldiler. Ne yaptık? Erdoğan ne yaptı? Oturdu, içeride asarım keserim kahramanlık yaparım. Bakın dış politikada en son söyleyeceğinizi en başta söylerseniz manevra alanınızı tümüyle kaybetmiş olursunuz. En son söyleyeceğinizi en başta söylediğiniz andan itibaren manevra alanı olmaz, size meydan okurlar ve söyleyecek sözünüz olmaz. Bugün geldiğimiz nokta budur.” değerlendirmesinde bulundu.
“BU TABLO KABUL EDİLEMEZ”
Türkiye’nin bir felaketin içine doğru gittiğini ileri süren Kılıçdaroğlu ” Asla bunu kabul etmiyoruz. Amerika kalkıp da orada tatbikat yaparsa sen de kalkacaksın S-400’leri aktive edeceksin. Yüreğin, cesaretin varsa. Meydan okuyorsan aktive edeceksin, kimse kusura bakmasın.” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin sıradan bir devlet olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Türkiye, Doğu Akdeniz’den vazgeçemez. Türkiye kendi çıkarlarını savunmak zorundadır. Türkiye, Doğu Akdeniz’de gerçekten de rol almak istiyorsa hakkını savunmak istiyorsa Mısır ile süratle bir araya gelmek zorundadır, büyükelçi göndermek zorundadır, ilişkileri büyütmek zorundadır. Doğu Akdeniz’de doğal gaz ve petrol ile ilgili bir grup devlet bir araya geliyor, herkes var, onun içinde sadece Türkiye yok. Filistin de orada. Bu tablo kabul edilemez.”
“TÜRKİYE’NİN DOĞU AKDENİZ’DE VAZGEÇİLMEZ ÇIKARLARI VAR”
Ahmet Davutoğlu da Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki ve Libya’daki politikasının doğru olduğunu belirterek, “Devlet olarak doğru bir çizgide politika ilan edilmiştir ve biz de Gelecek Partisi olarak destek ifade ettik. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de vazgeçilmez çıkarları vardır. En önemli 3 ekonomik sektörümüz Akdeniz sahillerimizdedir. Antalya’da turizm, Mersin’de serbest ticaret ve dış ticaret ile Ceyhan’da enerji. Türkiye’nin bu 3 sektörde dünyaya entegre olduğu yer Doğu Akdeniz’dir. 1850 kilometre sahil ile de Doğu Akdeniz’in en büyük sahildaş ülkesi Türkiye’dir ama şunu söylemek gerekir, Türkiye’nin politikası ne kadar haklıysa ve donanmamızın yürüttüğü faaliyetler ne kadar doğruysa yürütülen diplomasi o kadar yanlıştır.” dedi.
Mısır ile derhal Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik bölge görüşmelerinin doğrudan veya dolaylı başlatılması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, “Çünkü Mısır Afrika’nın en uzun sahiline sahip ülkesidir Doğu Akdeniz’de, biz de Asya’nın. Kıbrıs’a dönük olarak anlaşmaların ihlaline yol açan her türlü eylem karşısında Kıbrıs’ta gerekli adımlar atılmalıdır. Amerikan Dışişleri Bakanı bayrak gösterircesine Rum kesimine inip Türkiye’ye bunun bilgisini verme nezaketi göstermeksizin Ada’dan ayrılmışsa bu bir pozisyondur. Hiçbir zaman Kıbrıs’ta böylesine Türk diplomasisinin daraldığı bir pozisyon oluşmamıştır.” ifadesini kullandı.