Bülten Kıbrıs Web TV’de yayınlanan Begüm Denkten’in hazırlayıp sunduğu Hafta Ortası programına Göğüs Hastalıkları uzmanı Derlen Özgeç konuk oldu.
“İLK BELİRTİ ÖKSÜRÜK OLABİLİR AMA AYIRT EDİCİ BAŞKA HUSUSLAR DA VAR”
Göğüs hastalıkları üzerine değerlendirmelerde bulunan Özgeç izleyecilere hem erken teşhisin önemini anlattı hem de önemli tavsiyelerde bulundu. Özgeç, ülkemizde sıkça rastlanılan astım ve KOAH hastalıklarının erken teşhisinin önemini vurgulanırken, aralarındaki farklardan bahsetti;
“Ülkenizde en sık gördüğümüz göğüs hastalıkları astım ve KOAH hastalığı. Bütün göğüs hastalıklarında belirtiler birbirine benzer. Astım ve KOAH hastalığında karşılaştığımız ilk belirti öksürük olabiliyor ama ayırt edici başka belirtiler de var nefes darlığı, hırıltı gibi. İkisi de kronik bir akciğer hastalığı ama ikisi arasındaki fark önemli. Çünkü astım ataklarla seyreden bir hastalık. Ataklar arasında da kişinin normalden farkı olmuyor. KOAH’ta iş böyle değil, ülkemizde çoğunlukla görüyoruz. Geri dönüşümsüz bir havayolu kısıtlanması oluyor. İlk izlediğimiz belirti nefes darlığı şikayeti oluyor. Hasta daha az hareketr edebilmeye başlıyor, merdiven çıkarken zorlanmaya başlıyor, bunun yanında öksürük balgam gibi şikayetler de ekleniyor.”
“ZAMAN KAYBETMEDEN DOKTORA BAŞVURUN”
Ülkemizde de sıkça rastlanılan bir hastalık olan akciğer kanseri için önemli belirtilerin olduğunu vurgulayan Özgeç, akciğer kanseri belirtileri, sağlığımızı korumak ve hastalıkların erken teşhisini sağlamak adına büyük önem taşıdığının altını çizdi;
“Öksürük, balgam, nefes darlığı bunların haricinde tüm kanserlerde olduğu gibi iştahsızlık, kilo kaybı, terleme gibi belirtiler görebiliyoruz. Öksürük şikayeti çok önemli. Öksürük vücudu korumaya yönelik olan rekleks mekanizmasıdır. Ama biz öksürü akut, supakut ve kronik olarak ayırıyoruz. 8 hafta ve üzerinde devam eden öksürük şikayetiniz varsa tetkik edilmelidir. Kronik öksürüğün altıdan KOAH gibi kronik bir hastalığın çıkabileceği gibi akciğer kanseri gibi önemli bir hastalık da çıkabiliyor.Bu durumlarda doktora başvurmak gerekiyor.”
“SOLUNUM YETMEZLİĞİ HASTALARI ÖLÜME GÖTÜRÜYOR”
2020 yılında Covid-19 hastalığının hayatımıza girmesiyle dünyada birçok kayba ve ölüme neden olduğunun altını çizen Özgeç, açıklamalarına devam etti;
“COVID’in akciğerde yaptığı hasar COVID pnomonisi dediğimiz akciğerde covide bağlı zatüre gelişiyor ve hastaları solunum yetmezliği ve ölüme götürüyor.Buradaki esas sorun hasar bırakabilmesi. Akciğeri tutan bir covid geçirdiyseniz eğer sonrasında yaranın iyileşme süreci başlıyor. Akciğerler, göğüs kafesinin içinde, nefes alıp verdikçe genişleyip ve büzülen süngerimsi, elastik bir organdır fakat covid ile aldığınız hasarda oradaki elastikiyet kayboluyor. Dolayısıyla da akciğerin aslında açılıp kapanmasını engellemiş oluyoruz. COVID sonrası oksijen konsantratörüne bağlı şekilde yaşamını sürdüren hastalarımız var. Gırtlaktan delik açılarak solunumunu sağladığımız hastalarımız da var. Maske mesafe hijyen gibi kurallara uyulması gerektiğini vurguluyoruz. Kalıcı hasar sonrası da bazı hastalarda kortizon tedavileri bazı haftalara solunum fizyoterapisi gibi şeyler öneriiyoruz. Hala fizyoterapi alan hastalarımız var. Akciğer sağlığı için en önemli husus ise tütün ürünlerinden uzak durmak.”