Dyt. Tünay Tuğcan vücudumuzda oluşan ödemi sağlıklı beslenme ile atmanın yollarını yazdı
Ödem Nedir?
Ödem, damar içinde dolaşan sıvının damarların dışına sızması sonucunda doku araları ile cilt altında sıvı birikmesidir ve çok yaygın olarak karşılaşılan bir sorundur. Genellikle ciddi bir hastalık belirtisidir. Parmağımıza yüzüğün dar gelmesi, seyahat dönüşünde vücudumuzda şişlik hissetmemiz, göz kapaklarımızda, ellerde ve ayaklarda şişkinlik sonucunda ayakkabımızı giyinemez duruma kadar gelmektedir.
İdeal kilosuna yakın olan kişilerde ödem daha geçici bir sorun haline gelirken, beden kütle indeksi (boyuna göre olması gereken kilo kg/boy2) 30’un üzerinde olanlarda ise kalıcı hale gelebiliyor. Bu nedenle ideal kiloda olmak önemli bir noktadır. Çünkü vücut ağırlığı arttıkça paralelinde ödem oluşumu da artar. Piyasada ödem problemini çözeceğini iddia eden bazı bitkisel karışımlar ve bazı ilaçlar ise bu sorunun daha da kalıcı hale getiriyor. Hızlı kilo verdiren şok diyetler ya da günün modası proteinden zengin beslenme modelleri de ödemi hızla artırıyor. Hem bedenimizde şişkinliğe neden olan hem de tartıda kilo artışına neden olarak moral bozan ödemden kurtulmanın yollarını sizlerle paylaşıyorum.
Ödem Neden Oluşmaktadır?
Vücutta su dağılımının, kas hücresinde ve kullanılan bölgede dengeli şekilde olması gerekiyor. Ancak aşırı kilo, stres, toksin maddelerin artışı gibi çeşitli nedenlerle vücudun lenf kanalları tıkanıyor ve vücuttan atılması gereken su atılamayarak ödeme neden oluyor.
Ödem birçok nedene bağlı olarak oluşabilmektedir. Bazen bir hastalığın sonucunda oluşurken bazen nedene bilinmeyen, bir hastalık sonucu olmadan, yanlış beslenmeden veya sıvı tüketiminin yetersiz olmasından dolayı vücutta şişkinlik olarak kendini göstermektedir. Bu nedenle ödemli kişilerde öncelikle bu belirtilen hastalıkların olup olmadığının araştırılması gerekiyor. Fakat zaman zaman oluşan ve hastalıkla değil beslenme hatalarının sebep olduğu ödemlerden doğru beslenerek kurtulabilirsiniz.
Başta çok sayıda hastalık ödemin sebebi olmaktadır. Bu hastalıklar;
Böbrek hastalıkları
Hormonsal bozukluklar
Karaciğer hastalıkları
Hipertansiyon
Tiroid hastalıkları
Kalp hastalıkları (Kalp yetmezliği, kalp kapağı hastalıkları)
Karaciğer hastalıkları
Damar tıkanmaları
Yanık
Nedeni bilinmeyen (idiyopatik ödem)
Hastalıklara bağlı bir ödemin nedenleri: Kapillerde sıvı basıncı artışı, kan akışını sağlayan damarlarda geçirgenliğin artması, kan akışında basıncın azalması, dokularda basınç artması, lenf akımı yolunun tıkanmasıdır, dokularda tuz ve su tutulumundan dolayıdır.
HAMİLELİK DÖNEMİNDE VÜCUTTA ÖDEM ARTMAKTADIR…
Hamilelik döneminde yüksek miktarda tuz içeren turşu ve salamura türü besinler, tuzlu peynir, galeta/kraker ve ayran (hazır satılanlar) gibi besinleri fazla tüketmek ödem artışını hızlandırmaktadır. Hamilelik dönemini hem sağlıklı bir şekilde tamamlamak hem de bebeğin gelişimi için, günlük tükettiğiniz su miktarını mutlaka artırarak en az 10 bardak su içmelisiniz. Hamilelik dönemindeki ödem artışı, aynı zamanda kan pıhtılaşma problemi veya preeklampsi gibi sağlık sorunlarının bir belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Bu dönemde el ve ayaklarınızın fazla şiş olduğunu hissederseniz, kadın doğum uzmanınıza danışıp, beslenmenizi düzenlemek için diyetisyenden yardım almalısınız.
BİR HASTALIK SONUCU OLMADAN, YANLIŞ BESLENMEYE BAĞLI OLARAK GÖRÜLEN ÖDEM:
Bazı durumlarda ödemin nedeni bir hastalık olmayabilir. Bu duruma idiyopatik yani nedeni bilinmeyen ödem olarak adlandırılır. Bu tür ödem genelde genç ve orta yaşlılarda görülür.
Buna neden olan etmenleri şöyle sıralayabiliriz:
Fazla kilolu olmak,
Gerginlik gibi psikolojik stres,
Karbonhidrattan fazla beslenme,
Çok tuzlu bir beslenme düzeninin olması.
İdiyopatik ödem korkulacak bir hastalık değildir. Genellikle insanlar vücuttaki şişlikler nedeniyle kendisinde bir hastalığın olduğunu düşünür. Çünkü bu durum bireyde yıllarca sürebilir. Ödeme neden olan hastalıklar tedavi edildikten sonra bireyin vücudunun yaptığı ödemi ona anlatmak ve doğru bir beslenme tedavisi ayarlamak gerekmektedir.
ÖDEMİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Ödem deri altı dokusunda oluştuğunda vücudun o bölgesi şiş olarak görülür ve bu şişlik üzerindeki deri gergindir. Eğer bu bölge belirli bir dereceye kadar şişmişse parmakla bastırıldığında çukurlaşır. Parmağımızı bastırdığımızda hemen alttaki sıvı yanlara doğru itilerek, bastırılan bölge çukur olmaktadır. Parmak kaldırılarak basınç yok edilirse sıvı tekrar bu çukuru doldurur. Parmağımızı bastırdıktan 5 saniye sonra çukurluk meydana gelirse ödemin olduğu anlaşılmaktadır.
Ancak bazı durumlarda organlarda ödemleşebilir. Bu durumu anlamak için ultrason ile organlara bakılır. Çünkü ödemli organ normal boyutuna göre büyümüş (su tutmuş) ve ağırlaşmıştır.
ÖDEMSİZ BİR VÜCUT İÇİN SAĞLIKLI BESLENME ÖNERİLERİ…
1. Tuzu azaltınız!
Öncelikle yemeklerinizde kullandığınız tuzu azaltmalısınız. Yediğimiz tüm besinlerde; et, ekmek, peynir v.b tüm besinlerde belirli miktarlarda tuz vardır. Yani ekstradan yemeklere tuz ilave etmesek bile besinlerden vücudumuz tuz ihtiyacını karşılamaktadır. Salamura besinler, turşu, hazır çorbalar, cips, tuzlu bisküviler gibi besinlerde çok yüksek miktarda tuz vardır. Öncelikle bu tür besinleri hayatınızdan çıkartınız. Yemek masasındaki tuzluğu kaldırmalı ve yemeğinize koyduğunuz tuz miktarını yarı yarıya indirip, yemeklere sonradan tuz eklememelisin. Daha fazla lezzet almak için bol bol yemeklerinizde baharat kullanabilirsiniz.
2. Bol bol su içiniz
Eğer az su içiyorsak vücut sıvı gelmediği için kendi mevcut suyunu tutacaktır böylelikle vücuttan sıvı kaybı az olacağı için vücutta şişkinlik, ödem olacaktır. Ayrıca su içmezsek; dolaşım problemleri, selülit gibi problemlerle ödem oluşması kaçınılmazdır. Bu yüzden gün içinde 2 – 2.5 lt sıvı almalısınız. Kahve ve çayı sıvı olarak düşünmeyip, bir fincan kahve / bir su bardağı çay vücuttan bir bardak su atacağı için hem su kaybını önlemek hem de artıya geçmek için çay veya kahve içiminden sonra 2 su bardağı su içmeliyiz. Yeterli miktarda su içip içmediğini idrarının renginden takip edebilirsin, açık renk olması yeterince su içtiğin anlamına gelmektedir.
3. Ödem sökücü besinlerin tüketimini artırınız.
Öğünlerinde, ıspanak, maydanoz, roka, marul, salatalık gibi ödem söktürücü nitelikteki koyu yeşil yapraklı sebze ve meyve tercihlerini kiraz, armut, kivi, ananas, kayısı gibi posa içeriği sayesinde ödem söktüren meyvelerden yana kullanmalısın. Tarçını sütümüzün içine veya karanfille birlikte kaynatıp içmek vücudumuzdaki fazla suyu atmaya yardımcı olacaktır.
4. Potasyumu arttırınız.
Potasyum, özellikle sodyum – potasyum dengesini yani tuz ve su oranlarını hücre içerisinde düzenler ve ayarlamaktadır. Bu yüzden potasyumu beslenmede arttırmak hücre aralarında ki suyu, hücre içine çekecek ve ödemin azalmasına sebep olacaktır. Kayısı, muz, ıspanak, semizotu tarzı koyu yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller (kuru bakla, kuru böğrülce, mercimek, nohut, barbunya, kuru fasulye), ceviz ve badem potasyumdan zengin besinlerdir.
5. Fiziksel aktiviteyi artırınız.
Hayatımızın her anında hareketli olmamız gerekmektedir. Hareketsiz kaldığınızda kan dolaşımı yavaşlar bunun sonucunda, ödem, selülit tarzı dolaşım sistemi hastalıklarına da sebep olabilir. Bu yüzden mutlaka haftada en az 3-4 kez sevdiğiniz bir sporu 45-50 dk yaparak düzenli ve hareketli bir yaşam tarzını benimsemelisin.