AB’den 31 Ocak’ta ayrılan İngiltere ile gelecekteki ilişkileri belirleyecek ticaret anlaşmasına ilişkin müzakerelerde zamanın daralmasına rağmen Londra ve Brüksel arasında henüz somut bir uzlaşı olmaması taraflar arası gerilimi yükseltti.
İngiltere’nin geçen sene imzalanan ayrılık anlaşmasını ihlal edecek bir yasal düzenlemeyi parlamentoya sunmasıyla da zaten gergin seyreden müzakereler çıkmaza girdi.
Tartışmalı yasa tasarısı
İngiliz hükümeti, geçen hafta parlamentoya sunduğu İç Piyasalar yasa tasarısı ile AB ile daha önce uzlaştığı Brexit ayrılık anlaşmasını “tek taraflı” olarak değiştirme yoluna gitti.
Birleşik Krallık’ı oluşturan İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda arasındaki serbest ticaretin aksamadan sürdürülmesini öngören tasarı, İngiliz bakanlara Kuzey İrlanda ve Birleşik Krallık’ın geri kalanı arasındaki ticaret konusunda daha fazla yetki veriyor.
Geçen sene varılan Brexit ayrılık anlaşmasına göre, İngiltere AB’den ayrılsa da Kuzey İrlanda AB’yle gümrük birliği içinde kalmayı sürdürecek.
İki taraf arasında bir ticaret anlaşmasına varılamaması durumunda, AB, Kuzey İrlanda ve Birleşik Krallık’ın geri kalanı arasındaki ticarete engel olabilecek.
AB tepkili
AB tarafı, İngiltere’ye Kuzey İrlanda ile ticaret konusunda daha fazla yetki veren ve firmalara daha fazla kamu desteği verme imkanı da sağlayan söz konusu tasarıya sert tepki gösterdi.
AB, bu girişimi, imzalanmış, onaylanmış ve yürürlükte olan Brexit ayrılık anlaşmasının ve İrlanda protokolünün “ihlali” olarak gördü.
Brexit ayrılık anlaşmasına uyumun “yasal yükümlülük” olduğuna dikkati çeken AB, İngiltere’nin son girişimiyle uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve geri adım atılmazsa konuyu mahkemeye taşıyacağını bildirdi.
Brüksel, anlaşmaların Londra tarafından tek taraflı biçimde ihlalinin gelecekteki ilişkilere yönelik devam eden müzakereleri de riske soktuğunu, bu durumun Kuzey İrlanda’daki barışı tehlikeye attığını savundu.
İngiltere’nin Brexit ayrılık anlaşmasını ihlal eden girişimi AB ile sürdürdüğü ticaret anlaşması sürecini daha da çözümsüz bir hale soktu.
Ticaret anlaşması
AB’den 31 Ocak’ta siyasi olarak ayrılmış olan İngiltere, 1 Ocak 2021’de Birlikten ekonomik ve ticari olarak da kopmuş olacak.
İngiltere, yıl sonuna kadar devam eden ve “geçiş süreci” olarak adlandırılan süre zarfında ise AB ile ticaret anlaşması yapmaya çalışıyor.
İngiltere bu süreçte AB kurallarına bağlı kalmayı sürdürürken, tarafların, 2020 bitiminden önce bir anlaşma sağlaması için müzakerelerin ekim ayı sonuna kadar tamamlanması ve ardından bunun resmi onay sürecine geçilmesi gerekiyor.
AB tarafının müzakerelerin geniş kapsamı ve zorluğu nedeniyle geçiş sürecini uzatma teklifine ise Londra yanaşmıyor.
AB ve İngiltere arasındaki gelecekteki ilişkileri belirleyecek anlaşma müzakereleri yeni tip koronavirüse (Kovid-19) rağmen aylardır kesintisiz devam ediyor.
Müzakerelerin 9. turu
Bu hafta Brüksel’de 9’uncu turu başlayan müzakerelerde taraflar, mal ve hizmet ticareti, yatırım, adil rekabet, ulaşım, enerji, nükleer iş birliği, balıkçılık, sosyal güvenlik, ortak programlar ve yasal iş birliği gibi çeşitli başlıkları görüşüyor.
Bir anlaşma sağlanabilmesi için bütün konularda uzlaşılması gereken müzakerelerde özellikle ticaret, adil rekabet, balıkçılık ve uzlaşmazlıkların giderilmesi gibi temel alanlarda görüşmeler tıkanmış durumda bulunuyor.
Adil ticaret
AB, eşit şartlar altında, açık ve adil bir rekabet ortamı sağlanmadan ekonomik ortaklık veya ticaret anlaşması yapılamayacağını savunuyor.
İngiliz ekonomisinin görece büyük boyutu ve AB’ye coğrafi yakınlığı nedeniyle Brüksel, ticaretin ortak kurallar çerçevesinde yapılmasını istiyor.
AB, sosyal haklar, çevre, vergi, kamu desteklemeleri, tüketici hakları gibi alanlarda İngiltere’nin AB mevzuatına uyumlu biçimde davranmasını talep ediyor.
Brüksel, İngiltere ile gümrük vergisi ve kota sınırlaması olmadan ticaretin sadece benzer rekabet koşullarına sürdürülebileceği görüşünü taşıyor.
AB tarafı İngiltere’nin söz konusu uygulamalardaki farklılıkları kullanarak kendisine avantaj sağlayabileceğini ve çeşitli desteklemelerle Avrupa’daki rakiplerini geride bırakabileceğini düşünüyor.
İngiltere ise ticari konularda ve kamu desteklemelerinde kararları AB’den bağımsız biçimde alabilmek istiyor.
Balıkçılık tartışması
AB ile İngiltere arasındaki uzlaşmazlıklarda öne çıkan bir başka konuyu ise balıkçılık oluşturuyor.
AB üyesi ülkeler, birbirlerinin münhasır ekonomik bölgelerinde serbestçe balık avlayabiliyor.
Balıkçılık, İngiltere’nin AB ile ilişkilerinde her zaman sıkıntılı bir konu olarak öne çıkıyor.
Londra, balıkçılık haklarının kazanılmasını AB’ye karşı sembolik bir zafer olarak görüyor.
AB tarafı ise özellikle Fransız balıkçıların baskısıyla bu alanda bir anlaşmayı yapılacak ticaret anlaşmasının “ön koşulu” olarak dayatıyor.
Yıllık 1 milyar avronun altında bir mali karşılığı olan balıkçılık konusunda uzlaşı sağlamak konunun İngiltere’de egemenlik hakkı olarak algılandığı için kolay olmuyor.
AB balıkçılık kotaları, ülkelerin uzun yıllara dayalı balık avlama miktarına göre belirlenirken, İngiltere mevcut kotaların kendisi aleyhinde düşük miktarda belirlendiği görüşünü de savunuyor.
Londra, AB’den çıkışla bu kotalarını yükseltmeyi hedefliyor. Mevcut durumda İngiltere’de kotaların yaklaşık yarısının diğer ülkelerin avcıları tarafından kullanılması ise durumu daha da karmaşık bir hale sokuyor.
Brüksel, Avrupalı balıkçıların mevcut durumlarını muhafaza etmelerini ve İngiltere sularında avlanmayı kademeli biçimde yavaşça azaltmayı istiyor ancak İngiltere buna karşı çıkıyor.
Bu durum mevcut müzakerelerdeki durumu oldukça zorlaştırıyor.
Balıkçılık konusunda uzun vadeli, adil ve sürdürülebilir bir çözüm sağlanamaması ekonomik ortaklığın önünde büyük bir engel olarak duruyor.
Uzlaşmazlıkların giderilmesi
AB tarafı İngiltere ile ticaret anlaşması yapması durumunda gelecekte yaşanabilecek çeşitli sorunların nasıl çözüleceğine yönelik bir hukuki mekanizma kurulmasını istiyor.
Bir yatırımın veya kamu desteklemesinin adil olup olmadığı konusunda ortaya çıkabilecek bir anlaşmazlığın Avrupa Adalet Divanı’nda ele alınmasını talep eden Brüksel, İngiltere’nin bu mahkemede verilecek karalara uygun davranması gerektiğini düşünüyor.
İngiltere ise bunu iç işlerine müdahale olarak görüyor ve AB’den ayrılışın “çıkış” olduğunu, egemenlik hakkını başkasıyla paylaşmayacağını belirtiyor.
Kendi kaynaklarını kısıtlama olmaksızın istediği biçimde harcama yetkisine sahip olmayı isteyen İngiltere, Avrupa’nın bu alanda söz sahibi olmaması gerektiğini savunuyor.
AB ise gelecekte yaşanacak olası uzlaşmazlıkların giderilmesine yönelik mekanizmanın ticaret anlaşması içinde yer almasını şart koşuyor.
Yasal iş birlikteliğine son
AB üyesi ülkeler arasında çeşitli kişisel verilerin paylaşımı ile birlikte çeşitli yasal iş birlikleri de yapılıyor.
Özellikle suçlulara yönelik hukuki alanlarda yaşanabilecek sorunların çözümünü amaçlayan AB kuralları ile üye ülkelerdeki polis ve diğer yasal merciler arasında yakın çalışmalar gerçekleştiriliyor.
Böylece bir kişinin AB üyesi ülke sınırlarını geçerek işlediği suçtan muaf olmasının önlenmesi hedefleniyor.
İngiltere’nin ayrılması ile bu alanda da sorunlar ortaya çıkabileceği beklentisi AB tarafını kaygılandırıyor.
Londra, AB’den çıkışla bu alanlardaki iş birlikteliklerini sonlandırmayı planlıyor.
AB ise yasal iş birlikteliklerinin devamını istiyor.
AB ve İngiltere arasında devam eden ticaret anlaşması müzakereleri, adil rekabet, balıkçılık ve uzlaşmazlıkların giderilmesi alanındaki ihtilaflarla çıkmaza girdi.
Londra ve Brüksel arasındaki görüşmelerde yıl sonuna kadar bir anlaşma sağlanması kolay görünmüyor.
Böyle bir durumda ise tek seçenek olarak anlaşmasız ayrılık olarak ortaya çıkıyor.
Anlaşmaya varılamaması halinde iki taraf arasındaki ticari ilişkilerin, 31 Aralık 2020 sonrasında Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına göre sürmesi gerekiyor.
Brexit hakkında
İngiltere, Galler, Kuzey İrlanda ve İskoçya’dan oluşan Birleşik Krallık’ta, Haziran 2016’da yapılan AB referandumunda yüzde 48’e karşı yüzde 52 ile Brexit kararı alınmıştı.
Uzun süren tartışmaların ardından AB’yle varılan anlaşma geçen sene aralık ayında ülke parlamentosunda kabul edilmiş ve İngiltere, 31 Ocak’ta AB’den ayrılmıştı.